top of page

PERFORMATİF MASALAR

Amalia Pica'nın masalarında formal eleştirinin renklerini okumak...


Berlinli König Galeri, 27 Mart ve 25 Nisan 2021 tarihleri arasında Arjantinli sanatçı Amalia Pica'nın son kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Gündelik yaşamda bireyin ürettiği sosyal ilişkiler ve alışkanlıklarla birlikte mevcut dil ve iletişim sistemlerini irdeleyen sanatçı sergi çerçevesinde bu konuyu formal kavramlar üzerinden yorumluyor.


Sanatçı, “Toplantı Masasının Yeniden Düzenlenmesi” (Rearranging the Conference Table) isimli eseriyle her gün farklı biçimlerde gruplanabilir ve yeniden düzenlenebilir nitelikte 14 adet renkli masadan oluşan bir yerleştirme sunmaktadır. Bu çalışma ile Pica, bir sosyal yapı olarak, standart mat mobilyalarla biçimlendirilen soğuk ofis ortamını irdelemektedir.


Sergide yer alan masalar Pica’nın kendine özgü yaklaşımıyla ofis kavramını karakterize eder. Sanatçı bu masaları kendi formal üslubuyla birbirinden farklı geometrik şekillerde tasarlar, yüzeylerini renklendirir. Böylece masalar birer yapboz parçasını anımsatır, çeşitli varyasyonlarda birleşip ayrılabilir, tekrar tekrar düzenlenebilir. Buradaki amaç gündelik yaşamın resmi ve soluk süreçlerini yapı bozuma uğratmak ve bireyin modern yaşam rutinleriyle yabancılaştığı yaratıcılığını eğlenceli bir yaklaşımla kendisine hatırlatmaktır.


Ofis kavramı çok sayıda insanının gününün büyük bir bölümünü geçirdiği sosyal bir ortamdır. Corona pandemisinin yarattığı “bireyin kendisini muhafaza etmesine” yönelik getirileriyle bu sosyal ortam zamanla çözülmeye başlamıştır. Evden çalışma sistemine geçiş olağan rutinleri bozmuş ve bireyi yeni alışkanlıklar kazanma ve yeni çözümler üretme kaygısıyla baş başa bırakmıştır. Bununla birlikte gündelik hayatın standart iletişim kanalları da sorgulanmaya başlamış, etraflıca düşünülür hale gelmiştir. Bu yeni süreç bir bakıma yeni bir örgütlenme pratiğini gündeme getirmektedir.



İnsanlar gri, sıkıcı, nötr toplantı odalarındaki büyük masaların etraflarında toplanmak yerine online kanallarla kendi yaşam alanlarından bu tür etkinliklere katılmaya başlamışlar, toplantı üyeleri birbirlerinin dünyaları hakkında fikir sahibi olmuşlardır. Örneğin arka fonda yer alan kütüphanedeki kitaplar kişinin okuma zevki hakkında fikir verirken, duvarda asılı bir tablo kişinin sanat zevkini sunmakta veya kameraya odaklanan bir kedi kişinin hayvan sever olduğu bilgisini aktarmaktadır. Böylece ofis ortamında bir araya gelen ancak birbiri hakkında bilgi sahibi olmayan kişiler ortak veya farklı renklerde yaşam tarzlarının ve zevklerinin olduğunu keşfetmişlerdir.


Pica’nın masaları da işte tam da bu yeni örgütlenmenin içinde yer alan ofis ortamını paylaşmış kişilere renkleriyle referans vermekte, masaların performatif yapısı ise ofis ortamının yapı bozumuna işaret etmektedir. Bununla birlikte yapıt “soluk iş yaşamı”nın geleneksel rutinlerinden bağımsız da inşa olabileceğine, hatta bireylerin saklamak durumunda oldukları özgün kimlikleri, ortak zevkleri ve farklılıklarıyla daha verimli ve yaratıcı olabileceğine işaret etmektedir.


Sanatçı yapıtın arka planında, evdeki günlük çalışma sesleri ve normal ofis seslerinin bir arada olduğu bir kayıt sunmaktadır. Yapıtın parçası olan bu ses kaydına galeride çalışan ekibin ofislerinden yükselen sesler de eklenmektedir. Böylece Pica ofis ortamının soluk gri tınısına, hane içinde yüksek sesle dinlenilen bir Led Zepplin parçasıyla bitirilen raporun veya uyuyan bir kedinin mırıltısıyla tamamlanan Excel dokümanının renkli sesini eklemiş, sıradan çalışma düzenine yaşam vermiştir.


Sergide yer alan bir diğer çalışma ise “Evrak Eğlencesi” (Joy in Paperwork) isimli yapıttır. Pica’nın Büyük Britanya vatandaşlığına geçiş sürecine ilişkin kişisel deneyimlerinden esinlenerek oluşturduğu, “bürokrasi” olgusuna yönelik kaygılarını ifade eden bu çalışma bir diziden oluşur.



Bürokratik sistem, doğası gereği, bir kurallar seti aracılığıyla düzeni sağlama girişimleri bütünüdür. Ancak karmaşıklaşan sistem yapıları ve kötü yönetim örnekleri ile şeffaflığı vurgulayan bürokrasi olgusu baskıcı bir karakter kazanmıştır. Sanatçı bürokrasi kavramın en sık göstergelerinden biri olan damgalara odaklanmıştır. Damgalar bürokrasi sistemi içinde bir durumun olumlu veya olumsuz sayılmasının ifadesi olarak resmi gücün simgesi olmaktadır. Sanatçının sayısız yolculuğundan dolayı pasaportuna vurulan damgalar, pullar ilk İngiliz vatandaşlığı başvurusunu engellemiştir. Pica, bu tür semboller ve araçların, bizim onlara atfettiğimiz güçle çeşitli yapılanma süreçlerinde önemli roller oynadığını keşfetmiş ve onları kendi grafik çalışmalarında kullanmıştır. Böylece bu işaretleri kendi bürokratik sistemlerinin gücünden mahrum bırakarak özgür kılmış, onları bir bireyin zevkinin, yeni bir düzenin ve kodlamanın deseni haline getirmiştir.


Heykel, yerleştirme, performans ve desen çalışmalarıyla disiplinler arası bir sanatçı olan Amalia Pica Van Abbemuseum (Eindhoven), Kunsthalle Lisbon (Lizbon), MIT List Visual Arts Center (Cambridge) ve Chisenhale Galeri (Londra) gibi önemli sanat platformlarında sergiler açmış ve geçen yıl Zürih kentinde gerçekleştirdiği kişisel dergisi ile Zürih Sanat Ödülü’nü almıştır.




König Galeri


St. Agnes Alexandrinenstr. 118-121 Berlin, 10969 Almanya

www.koeniggalerie.com + 49 302 610 3080

Comments


Featued Posts 
Recent Posts 
Find Me On
  • Facebook Long Shadow
  • Twitter Long Shadow
  • YouTube Long Shadow
  • Instagram Long Shadow
Other Favotite PR Blogs
Serach By Tags
bottom of page