AĞAÇLARIN GÖLGESİNDE
Şangaylı sanat platformu Power Station of Art 9 Temmuz ve 10 Ekim 2021 tarihleri arasında Bruce Albert, Hervé Chandès, Fei Dawei, Isabelle Gaudefroy ve Gong Yan’un küratörlüğünü üstlendiği “Ağaçlar” isimli çok özel bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Ülkemizde son günlerde devam eden orman yangınları nedeniyle önemini daha sık vurguladığımız ağaçlar bu serginin ana teması olarak enine boyuna değerlendiriliyor. Bu bağlamda Çin, Latin Amerika, Hindistan, İran ve Avrupa’dan 30’u aşkın sanatçının 200’den fazla eserini bir araya getiren organizasyon küresel iklim krizinin sonuçlarının yalnızca ülkemizde değil birçok coğrafyada ağır bedellerle deneyimlendiği bir dönemde güçlü bir farkındalık yaratma görevini üstleniyor.
Alex Cerveny, “Jabuticaba”, 2021. Tuval üzerine yağlıboya, 120×160 cm
Ağaçları toplumsal tarihin estetik geleneklerinin en kıymetli esin kaynağı olarak ilan eden yapıtlar doğanın bilgisine ışık tutan son bilimsel keşifleri de izleyiciye türlerin zenginliğine benzer bir yelpazede sunuyor. Farklı kültürlerden çok sayıda sanatçının ürettiği tuvallere, fotoğraflara, videolara, desenlere ve enstalasyonlara konu olan bitkilerin harikalarla dolu evreninin hem bilimsel hem de sanatsal ifadeleri ziyaretçilerini adeta bir çaba ormanının sakin gölgelerinde serinlemeye davet ediyor. Yaşam döngüsünün mutlak enerjisini taşıyan, ritüellerin ve kadim inanışların temel konularından biri olan, bereketin, zenginliğin, nefesin ve refahın simgesi olan “Ağaçlar”a adanmış bu sergi, bizleri bugün ürkütücü oranlarda ormansızlaşmayla tehdit edilen dünyanın çığlıklarına kulak kabartmaya çağırıyor.
Yapılan bu büyük kapsamlı sanat temelli farkındalık etkinliği aslında ikinci bir adım olarak gerçekleşiyor. Bu serginin ilk ayağı olan “Nous les Arbres” isimli sergi 2019 yılında Paris’te Fondation Cartier’de gerçekleştirilmiş ve Avrupa’nın belleğine kazınmış önemli bir sanat olayı olarak biliniyor. Antropolog Bruce Albert ile iş birliği içinde organize edilen bu ilk sergi Francis Hallé, Stefano Mancuso, Luiz Zerbini ve Fabrice Hyber gibi bilimsel veya sanatsal kariyerleri olan sanatçıları, botanikçileri ve bilim insanlarını bir araya getirmiş. İki sene sonra Parisli Fondation Cartier ve Şangaylı Power Station of Art yetkilileri Avrupa’daki ilk sergiden daha çok ses getirecek yeni bir serginin hazırlığına başlamışlar.
9 Temmuz’da açılan yeni sergi ise İtalyan mimar Stefano Boeri’nin Şangay’daki ekibiyle beraber tasarladığı enstalasyonuyla beklentilerin ötesine geçmiş görünüyor. Öyle ki misafirlerini 40.000’in üstünde ağacı kapsayan yeni nesil bir kentsel mimari model ile Liuzhou Orman Kenti’ni keşfetmeye çağıran enstalasyon şehir kültürü içine sıkışmış modern birey için ekolojik dengeyi incitmemeye yönelik bir kentsel dönüşüm örneği sunuyor. Boeri dışında da birçok sanatçı farklı malzemeler ve tekniklerle izleyicileri görsel-işitsel bir yolculuğa çıkararak duyusal deneyime katkı sağlıyor.
São Paulolu sanatçı Alex Cerveny, “Jabuticaba” isimli çalışmasıyla doğa ve birey arasındaki organik ilişkinin mevcudiyetini göstererek, bedene öz varlığının hakikatini anımsatıyor. Modern bireye gezegen üzerinde tıpkı bir ağaç gibi büyüyerek doğada bedenlendiğini, tohumlanarak çoğaldığını ve yayılarak kök saldığını, haliyle bir ağaçtan farksız olduğunu hatırlatıyor.
Johanna Calle, “Sangregado, Perímetros Serileri”, 2014. Karışık teknik, 332 x 332 cm.
Johanna Calle ise “Sangregado, Perímetros Serileri” isimli eserinde kâğıt tüketime yönelik bir çalışma sunuyor. Sanatçının eski noter defter sayfalarının üstüne metin yazarak oluşturduğu büyük bir ağaç figürü bireyin gündelik hayatta kâğıt tüketimiyle ormansızlaşmaya ne denli katkıda bulunduğunun altını çiziyor. Noter gibi kâğıt tüketiminin son derece yoğun olduğu kurumlar bu sürece oldukça olumsuz bir biçimde destek verirken dijital belge üretiminin de önemi açığa çıkıyor.
Sebastián Mejía, “Quasi Oasis serie 17”, Santiago, Şili, 2013. Fotoğraf, 50 × 40 cm
Sebastian Mejia’nın Quasi Oasis serisinden 17 nolu fotoğraf da bu serginin hem sıradan hem de dikkat çeken eserlerinden bir tanesi. Seri, Santiago’da kentin sınırlılıkları içinde büyüyen ağaçları konu alıyor. Serinin bazı örnekleri, bizlere, kent sakinlerinin ağaçların varlığına saygı duyarken kentin düzenini de bozmamalarına yönelik nasıl çözümler üretmeye çalıştıklarını sunuyor. 17 nolu fotoğraf ise bir benzin istasyonunun ortasında yer alan dev bir palmiye ağacının yaşamını sürdürmesi için işletme sahiplerinin ona nasıl alan açtıklarını gösteriyor. Bu görsel bizlere bireyin hem doğaya duyduğu trajikomik saygıyı hem de kapitalist yaşam pratiklerinin doğayı bir engel olarak değerlendirmediğini anlatıyor. Fotoğraf, elbette, istasyon işletmecilerinin ağacı kesmemek için kendi alanlarına müdahalede bulunduklarından ötürü izleyicide olumlu bir izlenim yaratabilir, ancak ağacın yaşam alanına yapılan müdahale bu izlenimi devamlı kılmamaktadır.
Sanatçıların, bilim adamlarının ve felsefecilerin ortak sesini güçlendiren “Ağaçlar” sergisi farklı temalardaki çok sayıda görsel ve sözel etkinliklerle çeşitlendirilerek çok sesli bir platform sunuyor ve bizleri doğayı bir yabancı olarak değil varlığımız olarak benimsemeye ve korumaya davet ediyor.
Power Station of Art
678 Miaojiang Road
200011 Shanghai
China
Comments