Adolf Loos’un Suçu Ne?
Belçika-Antwerp’li Axel Vervoordt Galeri, İngiliz yazar Alistair Hicks’in küratörlüğünde düzenlenen “Adolf Loos’un Suçu” isimli yeni bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Fahrelnissa Zeid ve Aslı Çavuşoğlu gibi farklı kuşaklardan Türk sanatçıların da eserleri ile eşlik ettiği sergi Turkey One Association tarafından destekleniyor.
Adolf Loos’un modernlik olgusuna yönelik katı bakış açısı ve günümüz sanatçılarının bu bakış açısına yönelik eleştirileri serginin temasını oluşturuyor. Loos, “Süs ve Suç” (Ornament and Crime) (1908) isimli makalesiyle bir şeyin hem dekoratif hem de modern olamayacağını ifade eden ve bu katı fikrini tartışmaya açmaksızın güçlü bir şekilde savunan dikkat çekici bir figür. Loos’un bu görüşü aynı zamanda ana akım Batı sanat tarihinin son yüzyılında güçlü bir şekilde desteklenmiş. 20. yüzyılın başından itibaren modernlik Rus konstrüktivistleri ve Bahaus okulu gibi yapıların da girişimi ile sadelik, fonksiyonellik ve basitlikle ilişkilendirilmiş bir olgu olarak anlaşılmış, modern olan sanat ve mimari öğeler de dekoratif dokunuşlardan uzaklaştırılmış. Bugün ise bu anlayış demode görülmekle beraber, bu sergiye iştirak eden sanatçılar gibi birçok sanatçı tarafından süslemenin modern olabileceği inancıyla çürütülmüş. Bu sergi de dengeyi basitlik ve süs arasında bulan ve yapıtları ile süs olgusuna karşı önyargıların yeniden değerlendirilmesini sağlayan güncel sanatçıları bir araya getiriyor.
Örneğin İranlı ve Amerikalı sanatçı Kamrooz Aram Loos’un, modernliğe ilişkin bu düşüncesi ile çoğunluğun beğenisini pek önemsemediğini gözlemlemiş. Ancak Loos’un bu iddiası Bauhaus okulu tarafından benimsenmekle kalmamış, neredeyse her ana akım sanat okulu tarafından izlenmiş. Bugün, Aram da bu okullardan birinde, New York’ta Parsons Tasarım Okulu’nda, ders vermesine rağmen süs ve sadelik olguları arasında algılanan bu hatalı ilişkiyi çözümlemeye kendini adamış. Eğitimini Kültürel Devrimden sonra tamamlayan Çinli sanatçı Zheng Guogu ise Loos’un estetik anlayışını yersiz bulmakla birlikte, “Bizim mevcut kültür seviyemizde yaşayan hiç kimse süslü şeyler yaratamaz” diyerek ne ifade ettiğini sorgulamış. Üçüncü jenersyon Sovyet Rus sanatçı Nikita Alexeev de kiliselerde günah çıkarma odacıklarındakine benzer duvar bölmelerine astığı çalışmaları ile kelimelerin ve görsellerin birbirine karışmasını sağlayarak izleyicilerin ikisi arasında bir yerde kendi doğrularını bulmalarına yardımcı olmaya çalışmış. Bir bakıma Alexeev referans verdiği günah çıkarma ritüelinden yola çıkarak belirli kalıplar sunan Loos’u peder konumundan alaşağı etmiş ve bireye kendi için anlamlı olanı keşfetmesine yönelik özgürlük alanı sunmuş.
Sergiyi yöneten Alistair Hicks İstanbul’u sanat dünyası için adeta bir barometre olarak kabul eden bir küratör. Bu nedenle sergide farklı kuşaklardan Türk sanatçılara da yer vermiş: Fahrelnissa Zeid, Nilbar Güreş, Asli Çavuşoğlu ve Cansu Cakar. Bu sanatçılar arasında en çok dikkat çeken isim aynı zamanda en genç sanatçı olan Cansu Cakar olmuş. Cakar’ın “Süs ve Suç” metninin tamamından yaptığı altı sayfalık resimli el yazmalarının umarsızca dekoratif olmaları ve bu el yazmalarında Loos’un Papualı dövmelerle gösterilmesi oldukça sert bir eleştiri olarak görülmüş. Sergi bağlamında başka bir önemli durum ise Japon Gutai avangart hareketinin üyelerinden biri olan Senkichiro Nasaka ve Fahrelnissa Zeid’in eserlerinin yan yana sergilenmesi. Nasaka ve Zeid’in birlikteliği Loos’un snopluğu ile yönetilen bir dönemde yaşadıkları için hayatlarının baharında mahrum kaldıkları ve hakkettikleri ilgiyi bugün güçlü bir şekilde sunmakta ve kutlamaktadır. Bu nedenle bu sergileme hali sergi teması açısından da oldukça manidar görülebilir.
Kanaal / Stokerijstraat 19 /Wijnegem Antwerp, 2110 / Belgium www.axel-vervoordt.com +32 335 533 00